x

Mal paylaşımı, boşanmadan sonra evlilik birliği içerisinde elde edilen malların taraflara paylaştırılmasıdır. Mal paylaşımına ilişkin talepler boşanma davası içerisinde gündeme gelmez ancak boşanmanın neticelenmesinden sonra gündeme gelebilir. Bu sebeple de uygulamada boşanma davasının yanında mal paylaşımı davası açılıp boşanma davası bekletici mesele yapılabildiği gibi boşanma davasının neticelenmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde de söz konusu talepler dava edilebilir. Söz konusu taleplerde aile mahkemeleri görevlidir.

Mal paylaşımında dikkat edilmesi gereken nokta malların satın alındığı tarihtir. 01.01.2002 tarihinden önce satın alınan mallar boşanma durumunda; kime ait ise/kimin üzerine kayıtlı ise mal o kimseye ait olur. Ancak 01.01.2002 tarihinden sonra yürürlüğe giren güncel Türk Medeni Kanunu uyarınca boşanma durumunda; evlilik süresince edinilen malların kime ait olduğu/kimin üzerine kayıtlı olduğuna bakılmaksızın yarı yarıya paylaşılacağı kabul edilmiştir. Söz konusu durum kanun koyucu tarafından kabul edilen yasal mal rejiminden yani edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanmaktadır. Ancak eşler isterlerse evlilikten önce ya da evlilikleri devam ettiği sürede noterde yapacakları mal rejimi sözleşmesi ile edinilmiş mallara katılma rejiminden farklı bir mal rejimi benimseyebilirler. Evlenmeden önce ya da evlilik süresinde mal rejimine ilişkin sözleşme yapılması için mutlaka alanında uzman bir avukata başvurulmalıdır.

Eşler arasında herhangi bir mal rejimi seçimi yapılmadığı vakit yasal mal rejimi olan TMK 218 vd düzenlenmiş edinilmiş mallara katılma gündeme gelecektir. Bu durumda evlilik birliği içerisinde edinilen mallar boşanmadan sonra eşit şekilde paylaştırılacaktır. Bu noktada önemli olan nokta neyin kişisel mal neyin edinilmiş mal olduğudur.

“Edinilmiş mallar

Madde 219- Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir.

Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:

  1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
  2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
  3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
  4. Kişisel mallarının gelirleri,
  5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.”

“Kişisel mallar

Madde 220- Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:

  1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
  2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
  3. Manevî tazminat alacakları,
  4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.”

 

Özetlemek gerekir ise boşanmanın akabinde yapılacak olan mal paylaşımında öncelikle eşler kişisel mallarını alacak daha sonrasında evlilik birliği içerisinde edinilen mallar eşit şekilde paylaştırılacaktır.

Ancak paylaştırma durumunda değer artış payı gündeme gelebilir. Her ne kadar uygulamada değer artış payı ile katkı payı alacağı aynı şey gibi ifade edilse de bu iki müessese birbirinden farklıdır. 01.01.2002 tarihinden önceki evliliklerde katkı payı alacağı gündeme gelirken 01.01.2002 tarihinden sonraki evliliklerde değer artış payı gündeme gelecektir.

“Değer artış payı

Madde 227 – Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.

 Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması hâlinde hâkim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler.

Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler”

 

Ne kadar özetlenmeye çalışılsa da boşanma ve devamında ortaya çıkacak olan mal rejimi tasfiyesi zor ve çetrefilli bir süreç olup mutlaka alanında uzman bir avukata danışılarak yürütülmelidir.