x

Malpraktis, hekimin yanlış veya eksik tedavi uygulaması sonucu ortaya çıkmaktadır. Malpraktis teşhis veya tedavi aşamasında doktor tarafından yapılması lazım gelen işlemlerin tam olarak yapılmaması sonucunda ortaya çıkabilir. Bu noktada belirtilmesi gerekir ki; bir hastanın hareket yeteneğini tamamen kaybetmesi ya da söz konusu yeteneklerinde azalma olması veya hastanın hayatını kaybetmesi malpraktisi gündeme getirebilir.

Teşhis aşamasında doktorun hastanın hastalık öyküsünü tam dinlememesi malpraktis durumuna örnek olarak verilebilir. Tedavi aşamasında ise malpraktis doktorun tedaviyi tam ve eksiksiz olarak icra etmemesi durumunda ortaya çıkar. Tedavi aşamasındaki malpraktise hastaya yanlış ilaç verilmesi ya da ameliyat sırasında hasta içerisinde gazlı bez, tıbbi ekipman unutulması gibi durumlar örnek olarak verilebilir. Bu iki duruma ek olarak hastanın göreceği tedaviye ilişkin olarak yeterli şekilde aydınlatılmamış olması da malpraktis nedeniyle hekimin sorumluluğuna gidilmesine sebep olur. Hastanın tedavi edici işlemi geçirdikten sonra hastanede konaklarken gerekli hizmeti almaması durumunda yani hastane tarafından gerekli organizasyon açısından yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerin ihlal edilmesi halinde de doktorun malpraktis kaynaklı sorumluluğunun doğacağı açıktır. Hastanın ameliyat sırasında vefat etmesi, sakat kalması, duyma yeteneğini kaybetmesi, ameliyat sırasında hastanın içerisinde bir şey unutulması, hastanın tedavi açısından yeterince aydınlatılmaması gibi durumlar eğer diğer şartlarda sağlanmış ise tıbbi uygulama hatası olarak kabul edilir ve hekimin sorumluluğu doğar.

Sayılan durumlara ek olarak uygulamada komplikasyon durumunda da hekimin sorumluluğunun doğabileceği kabul edilmektedir. Ancak komplikasyon nedeniyle hekimin sorumluluğunun doğabilmesi için hekim tarafından hastanın tam olarak aydınlatılmamış olması gerekir. Eğer hekim uygulanacak tedavi neticesinde ortaya çıkabilecek komplikasyonlar bakımından hastayı aydınlatmış ve bu komplikasyonların ortaya çıkmasında da herhangi bir kusuru yoksa hekimin sorumluluğundan bahsedilemeyecektir.

Hekimin eksik ya da yanlış tedavi uygulaması veya hastayı yeterince aydınlatmaması nedeniyle hastanın vücut bütünlüğüne zarar vermesi durumunda sorumluluğu doğacağını belirttik. Söz konusu sorumluluk hem hukuki hem de cezai sorumluluktur. Buna göre eğer hasta vefat etmiş ise hasta yakınları, hasta hayatta ise hastanın bizzat kendisi maddi ve manevi tazminat talepli dava açabilme hakkına sahiptir. Ancak burada hasta ile hekim arasındaki hukuki ilişkiye bakılmalıdır.

Eğer tıbbi uygulama hatası devlet kurumuna ait bir sağlık kuruluşunda(devlet hastanesi, aile sağlığı merkezi, şehir hastanesi vb) gerçekleşmiş ise doğrudan doktor aleyhine dava açılamaz. Anayasa ve Devlet Memurları Kanunun ilgili maddesi gereği öncelikle idare mahkemesinde idare aleyhine tam yargı davası açılmalıdır.

Ancak özel hastanede çalışan bir hekim ya da kendisine ait muayenehanede hizmet veren bir doktor söz konusu ise görevli mahkeme değişmektedir. Kendisine ait muayenehanede çalışan bir doktorun aleyhine tıbbi uygulama hatasına dayanılarak açılacak davada görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Hekimin özel hastanede çalışması durumunda hem hekime hem de özel hastaneyi işleten şirkete karşı dava yine tüketici mahkemesinde açılabilir. Bu noktada son zamanlarda gündemde olan bir konuya değinmekte de fayda vardır. Eğer hekim kendisini korumak için sorumluluk sigortası yaptırmış ise sigorta şirketi aleyhine de tıbbi uygulama hatasından kaynaklı tazminat davası açılabilir. Ancak bu durumda görevli mahkeme Türk Ticaret Kanunun amir hükmü gereği asliye ticaret mahkemesidir. Bahsedilen durumlar hekimin hukuki sorumluluğuna ilişkindir. Bunlar dışında hastanın sakat kalması veya ölmesi durumunda tıbbi uygulama hatası bulunan hekim aleyhine taksirle yaralama veya taksirle adam öldürme suçlarına dayanılarak suç duyurusunda bulunulabilir.

Malpraktis, tıbbi uygulama hatası gibi kavramlar ve neticesinde doğan davalar yetkin bir sağlık hukuku bilgisi gerektirmektedir. Bu sebeple tıbbi uygulama hatası bulunan durumlarda mutlaka alanında uzman bir avukat ile hukuki süreç takip edilmelidir.